Aort Atardamarının Vücutta Konumu ve Görevleri
Vücutta bulunan en önemli atardamar olan aort; bütün organları, dokuları ve hücreleri besleyerek, vücut mekanizmasının kusursuz bir şekilde çalışmasında büyük rol oynamaktadır.
İçindekiler
Aort Damarı Nedir
Vücut mekanizmasının muhteşem işleyişini sağlayabilmek için; vücudun merkezi olan kalbin; sol karıncığından çıkarak bütün vücuda kalpten pompalanarak gelen, temiz kanı yayan en büyük atardamara; aort damarı denilmektedir. Oldukça sağlam bir fiziki bulunan arter neredeyse yirmi atmosfer basıncına sahip olmaktadır. Bir lokomotifteki atmosfer basıncının en fazla on altı olduğu göz önüne alındığında; bu önemli damarının fiziki oluşumu hakkında yeterli tahminde bulunmak mümkündür. Vücutta yer alan birkaç atardamar bulunmaktadır. Bunlara kısaca arter ismi de verilmektedir.
Aort; vücutta bulunan en önemli ve en büyük arterdir. Aort atardamarı; kalpteki sol vertikülden ortaya çıkar arkasından aşağı doğru yol alır ve karın kısmının aşağısında dallara ayrılır. Bütün vücudun organlarına, dokularına, hücrelerine temiz kanı taşıtarak beslenmesine yardımcı olan aort damarı sayesinde; organlar işlevlerini kusursuz bir şekilde yürütmektedir.
Aort atardamarı kalpten sonra önce sol sonra arkaya bir yay çizmektedir. Bu yay aort kemeri ismini alır. Aort kemeri vasıtasıyla baş kısmına ve kollara giden damarlar oluşmaktadır. Bu damar vücut içinde bulunduğu kısma göre isimler de almaktadır. Örneğin; göğüs kafesinde bulunan aort arterine; kafes aortu; diyafram kısmındaki aort arterine karın aortu gibi isimler verilir.
Kalpten çıkan oksijen oranı yüksek kanı vücuda damarlar vasıtasıyla ileten bu atardamar; balıklara kadar bütün canlılarda bulunmaktadır. Bu damar vasıtasıyla dolaşan kan saniyede yaklaşık olarak dört metre yol almaktadır. Yani aort damarınında dolaşım sistemi oldukça hızlı olmaktadır.
Nerededir
Vücudun merkezi olarak kabul edilen kalpte bulunan sol karıncık üzerinden çıkış yapan en büyük ve en önemli atardamar olan bu önemli damar; bütün vücutta bulunan organlara, dokulara ve hücreleri; ihtiyaçları olan temiz kanı taşımakla görevli olmasından dolayı; vücudun neredeyse her bölümünde rastlamak mümkündür. Kalpten çıkan aort damarı ilk olarak vücutta sol tarafa ve arka tarafa doğru boylu boyunca bir yay oluşturur. Bu yaylara kısaca aort kemeri denilmektedir. Bu kemerden ilk olarak kollar ve baş kısmına giden atardamarlar oluşur. Sonrada; göğüs kafesine doğru yol alarak diyafram üzerinden karın bölgesine doğru ilerler. Göğüste bulunan aorta; göğüs aortu; diyafram sonrasındaki yolculuğunda ise karın aortu ismini almaktadır. Bel kısmına gelen bu arter buradan da bacaklara uzanan dallara ayrılarak; vücut içindeki yolculuğunu bitirir

Aort Atardamarının Konumu
Vücut organizmasının işleyişinde en büyük ve en önemli görevi üstlenen bu atardamar; vücudun merkezi bulunan kalpteki sol karıncık üzerinden çıkarak ilk olarak yukarıdan sağa doğru, ardından yay çizerek sol yöne doğru ilerler ve en son olarak arkadan aşağı doğru iner. İlk olarak göğüste bulunan boşlukta ilerleyen arter; diyaframı takip ederek karın boşluğuna ulaşan bu arter omurgaya ulaşır. Omurga kısmının önünden 4, bel omuru seviyesinde iki tane böğür atardamarını oluşturarak arkasından sağı orta atardamarını meydana getirir. Karında bulunan arter sağ ve sol yanlarda; toplam altı tane dala ayrılmaktadır. Bu yaylara aort yayları ismi verilir. Bu yaylar arkaya doğru uzayarak sağ sırt aortu ile sol sırt aortunun oluşmasını sağlar.
Aort atardamarı beş kısma ayrılmaktadır. Bunlar:
- Aort arkın ( zirvede olan bu arter U harfine benzemektedir)
- Esendan aort arteri ( kalbin arkasında bulunan kısımlara destek verir)
- Troksik aort arterleri ( Diyafram üzerinde yer alan arterinin yarısından oluşur)
- Desandan aort arterleri ( İliyak atardamarlarına bölünmüş olup, arterin arkasında yer almaktadır)
- Abdominal aort arterleri ( Diyafram altında bulunan bu aort arteri, desandan aort damarının öbür yarısından oluşmaktadır.
Nasıl Kan Taşır
Kandan yüksek bir basınçla pompalanan temizlenmiş kan; her basınç sırasında itilerek artere doğru kesik bir şekilde sızmaktadır. Bu sızma sırasında; kan damarlara ulaşır. Kalp kan dolaşımını aort damarına kasılma ve gevşeme vererek sağlamaktadır. Kasılarak damara ittiği kanın ardından kalp kasları gevşemeye başlar. Bu gevşeme sırasında kan basıncı damarın basıncından daha düşük olacağından; basınçla açılan arterin kapakçıkları gevşeme ile kapanacaktır. Kan ilk damara ulaştığında basınçla şişen damarı o kanı depolar. Ardından yavaş bir şekilde gevşeyerek kanı damarlarda dolaştırır. Bu durum sürekli devam eder.
Kalp kasıldığı anda sistol kan basıncı oluşur. Sistol basıncı yardımıyla bu damara iletilen kan damarların içinde; çevresini de kapsayan basınçtan meydana gelen bir dalga oluşumuna neden olur. Bu basınç ile dalgalanarak geçen kan; yolculuğu sırasında ilerlemekte olduğu damarları genişletmektedir. Yayılan bu basınçtan oluşan dalgalanmaya da nabız denilmektedir.
Basınçla oluşan bu dalganın meydana getirdiği hız; hem damarlardaki cidarın elastikiyetine hem de damarlardaki çapın oluşturduğu cidarın kalınlığı ile doğru orantılı olmaktadır.