Arteriovenöz Malformasyon Tedavisi, Çeşitleri ve Risk Faktörleri
Arteriovenöz malformasyonun nasıl bir hastalık olduğu, ne tür çeşitlerinin bulunduğu, tedavisinin ve ameliyatlarının nasıl gerçekleştirildiği, hastalığın risk faktörlerinin neler olduğu hakkında makale.
İçindekiler
Arteriovenöz Malformasyon
Büyük çoğunlukla doğuştan gelen ve kısmen de doğumdan sonra oluşabilen arteriovenöz malformasyonlar kan dolaşım sisteminde meydana gelen bir anomalidir. Meydana gelen bu durum tüm kan dolaşım sisteminde oluşmayıp sadece lokal bir bölgede etkilidir. Sağlıklı bir şekilde işleyen kan dolaşım sisteminde atar damarlar ve kılcal damarlar birbirleri ile kılcal damarlar aracılığıyla bağlantı kurmaktadırlar. Anne karnında gelişen malformasyonlar nedeniyle damarlar arasındaki bu kılcal damar bağlantısı ortadan kalkar ve atar damarlarla toplar damarlar birbirlerine geçmeye başlar. Bunun sonucu olarak iç içe geçmiş damarlar bir yumak meydana getirirler. Sağlıklı bir kan dolaşım sistemi içerisinde normal hızıyla akan kan, malformasyonun neden olduğu yumak içerisinde normal hızında değil, oldukça hızlı bir şekilde akar.
Malformasyonlar büyük çoğunlukla anne karnındayken oluşur fakat kalıtsal bir hastalık değildirler. Neden meydana geldikleri hakkında bilimsel olarak kanıtlanmış bir neden şimdiye kadar bulunamamıştır.
Arteriovenöz malformasyonların görülme oranı kadın ve erkeklerde eşit orandadır. Toplumda nadir olarak görülen bir hastalıktır. Cilt yüzeyinin dışında da görülebileceği gibi, vücudun iç yapısında da ortaya çıkabilirler.
Malformasyonlar türlerine ve bulundukları bölgelere göre iki ayrı şekilde sınıflandırılmaktadırlar. Bunlar:
- Yavaş Akımlı Malformasyonlar
- Hızlı Akımlı malformasyonlar
Arteriovenöz malformasyonlar hızlı akımlı malformasyonlar sınıflandırmasına dahil olan bir rahatsızlıktır.
Arteriovenöz Malformasyon Tedavisi ve Ameliyatı
Farklı sağlık risklerine neden olan malformasyonlar için uygulanabilecek değişik tedavi ve ameliyat seçenekleri bulunmaktadır. Bunlar tespit edilirken malformasyonun bulunduğu bölge, küçük veya büyük olması, daha önce kanamış olması, kanama riskinin yüksek olması gibi durumlar incelenerek uygun olan tedavisi için en uygun seçenek değerlendirilir.
Tedavi Türü | Uygulandıkları Durumlar |
Cerrahi Müdahale | Küçük, kanamış, tehlikesiz bölgelerdeki malformasyonlar |
Radyasyon Tedavisi | Derin bölgelerdeki malformasyonlar |
Endovasküler Tedavi | Vücut yüzeyindeki, büyük, tehlikeli bölgelerdeki malformasyonlar |
Malformasyon tedavisinde kullanılan her yöntemin kendine göre avantajları ve dezavantajları bulunmaktadır. Cerrahi müdahaleler kanama riskini tamamen ortadan kaldırırlar fakat tedavi sonrası komplikasyon oluşma riski daha fazladır. Ayrıca ne kadar tehlikesiz olsa da beyin, omurilik gibi organlardaki müdahalelerin ciddi yan etkiler ortaya çıkabilir.
Radyasyon tedavisi ayakta uygulandığı için sıfıra yakın komplikasyon riskine sahiptir fakat başarı oranı yüzde yirmi gibi düşük bir orandadır ve etki göstermesi üç yıla kadar uzayabilmektedir. Bu süre içerisinde malformayonun oluşturduğu riskler devam etmektedir.
Endovasküler tedavide cerrahi müdahale gerçekleştirilmediği için komplikasyon riski yoktur, hasta daha kısa sürede taburcu edilebilir ve normal yaşantısına dönebilir. Fakat kesin tedavi olarak çok etkili değildir, daha sonrasında tekrar cerrahi operasyona gerek duyulabilir. Ayrıca kimi durumlarda tek bir uygulama yetmediği için birden fazla tedavi uygulaması gerektirebilir.
Arteriovenöz Malformasyonun Riskleri
Sağlıklı bir kan dolaşımında atar damarlar kalbin pompaladığı oksijenize kanı vücuda dağıtırken toplar damarlar kirli kanı oksijenize olması için kalbe taşırlar. Arteriöz malformasyonda ise bu döngü sekteye uğrar ve atar damardaki oksijenize olmuş kan aradaki bağlantı kaybolduğu için doğrudan toplar damar sistemine geçer. Toplar damarların yapısı atar damarlardan farklı olduğu ve arterlerdeki kan basıncına uygun olmayan daha ince çeperlere sahip olduğu için hızlı ve basınçı bir şekilde akan oksijenize kan toplar damarda harabiyete veya yırtılarak kanamaya sebep verebilir.
Bunun dışında vücutta dolaşan oksijenize kan beyin dokularını da beslediği için atar damardan geçerek toplar damar sistemine kayan oksijenize kan vücut sistemindeki dolaşımda olan oksijenize kanın miktarını düşürdüğü için özellikle beyin gibi oksijene hayati derecede ihtiyacı olan organlarda ciddi oksijen yetersizliği belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olur.
Malformasyonun üçüncü risk faktörü ise yumak halindeki malformayonun içerisindeki damarlarda kan miktarının zamanla artmasıyla bu damarların büyüyüp genişlemesi sonucu yumağın büyüyerek etrafında bulunan dokulara baskı yapmaya başlamasıdır. Özellikle beyin ve omurilik gibi oldukça hassas olan bölgelerde meydana gelebilecek olan bu baskı durumu ciddi sağlık problemlerine yol açabilmektedir.