Beyin Damar Tıkanıklığında Tedavi Nelerdir ve Ne Kadar Sürer?

Hastalığın tedavisinin temelinde; hipertansiyon, kolesterol, diyabet vb. birçok nedenden ötürü tıkanan damarların açılması ve damarlardan kan akışının sürekli olarak sağlanması yatar.

Beyin Damar Tıkanıklığı Tedavisi

İnsan vücudunda meydana gelen hastalıkların büyük bir bölümü damarlardaki problemlerden kaynaklanan hastalıklardır ve bunların önemli bir kısmı bireyin yaşantısını tehdit edecek düzeye gelebilir.

Beyin damar tıkanıklığı da tahmin edilebileceği gibi erken önlem alınmadığı takdirde insan yaşantısını tehlikeye sokan bir hastalıktır. Hastalığın tedavisinde kullanılan yöntemlere geçmeden evvel hastalık hakkında genel birkaç bilgi vermek, konunun anlaşılırlığı açısından hiç şüphesiz faydalı olacaktır.

İlk olarak beyin damar tıkanıklıklarının küçük boyutlu ve büyük boyutlu damar tıkanıklıkları olmak üzere ikiye ayrıldığını ve tıkanan damarın boyutuna bağlı olarak beyinde meydana gelen tahribatın da değişkenlik gösterdiğini belirtmek gerekir.

Vücutta meydana gelen damar hastalıklarını tetikleyen etkenler ile beyin damar tıkanıklığını meydana getiren etkenler arasında hiçbir farklılık yoktur. Bunun nedeni de; tahmin edilebileceği gibi damar yapısının vücut ve beyin şekilde bir ayrıma tabi olmadığı yani beyindeki damarların da vücut damarları gibi birçok farklı faktörlerden etkilendiğidir.

Beyin damarlarını etkileyerek tıkanıklığa sebep olan faktörleri şu şekilde sıralamak mümkündür:

• Alkol ve sigara kullanımı: Dolaşım ve solunum sisteminde görülen neredeyse bütün hastalıklarda tetikleyici faktör olarak karşımıza çıkan alkol ve sigara, beyin damar tıkanıklıklarında da önemli bir rol oynar.
• Hipertansiyon: Olağan dışı kan basıncına maruz kalan damarların yapısında deformasyon görülmesi elbette anormal bir durum değildir. Özellikle ince bir çepere sahip olan kılcal damarlarda hipertansiyonun etkisi daha yıkıcı bir şekilde kendini belli eder.
• Kolesterol: Damar yapısı üzerinde olumsuz etkiye sahip olan bir diğer hastalık kolesterol yani kandaki yağ moleküllerinin yüksek düzeyde seyretmesidir. Bu durumda yağ moleküllerinin bir kısmı damarların iç yüzeylerine tutunur ve böylelikle tıkanıklığa neden olur.

Tüm bu belirtilenlere ek olarak; bireyin yaşıyla doğru orantılı olarak beyin damar tıkanıklığı hastalığının görülme riski artar. Yaş faktörünün etkisi; damarların zamanla esnekliğini kaybetmesi ve bunu geri kazanamaması şeklinde yorumlanmalıdır.

Hastalığın tedavisi noktasında günümüzde aktif olarak kullanılan tedavi tekniklerini sıralamak ve detaylandırmak istersek;

1. İlaç Tedavisi: Başlangıç aşamasında teşhis edilen damar tıkanıklıklarının tedavisinde ilaç tedavisi tercih edilebilir. Diğer tedavi yöntemlerine kıyasla daha zahmetsiz olması ilaç tedavisinin en büyük avantajıdır ifadesi yanlış olmayacaktır. Elbette bireyin birçok nedenden ötürü diğer tedavi yöntemlerine uygun olmaması durumunda da ilaç tedavisi kullanılır. Tedavinin temelinde; pıhtı oluşumunun önlenmesi amacıyla kan sulandırıcı ilaçlar ve kan basıncını yani tansiyonu dengeleyici ilaçlar bulunur. Eğer hastalık kolesterol kaynaklı olarak ortaya çıkıyorsa, damarlarda daha fazla tıkanıklık ortaya çıkmaması amacıyla kolesterol ilaçları da tedavinin kapsamına dahil edilir.
2. Cerrahi Müdahale: Cerrahi müdahalenin esası; tıkalı olan damarların stent ya da endarterektomi yöntemiyle açılarak kan geçişinin sağlanmasına dayanır. İlaç tedavisiyle kıyaslandığında her hastaya uygun olmayabilir.

Stent ve endarterektomi arasındaki temel farklılık ise; stent bölgesel anestezi ile uygulanabilen bir tedavi tekniği olmasına karşın endarterektomi genel anestezi ile uygulanabilir. Bu durumun nedeni ise; yöntemlerin kapsadığı alanların farklılık göstermesinden kaynaklanır. Büyük ölçüde kalp rahatsızlığı bulunan bireylerde endarterektomi hayli riskli bir seçenektir. Risk grubuna dahil edilebilecek bireylerde, hastalığın derecesine göre stent ya da ilaç tedavisi tercih edilebilir.

Beyin Damar Tıkanıklığı Tedavi Süresi

Uygulanan tedavi tekniğine ve bireyin tedavi sonrası faaliyetleri, hastalığın tedavi süresinde belirleyici rol oynar. 

Örneğin; ilaç tedavisi uzun kapsamlı bir tedavidir ve iyileşme süresi tedavinin kapsamına dahil edilen ilaçların türüne göre değişkenlik gösterir. Dolayısıyla; tedavi süreleri hakkında kesin bir bilgi vermek mümkün olmamakla birlikte ortalama olarak 10-14 gün içerisinde ilaç tedavisinin sonuç vermeye başladığı görülür.

Cerrahi müdahalelerde ise operasyon başarılı geçtiği takdirde, hasta yaklaşık bir hafta boyunca gözetim altında tutulur ve daha sonra taburcu edilir.

Genel olarak bakıldığında; cerrahi müdahale ile gerçekleştirilen tedaviler ilaçlara kıyasla daha kısa sürede tamamlanırken, hastalığın kontrol altında tutulması ve gözlenmesi süreci birey hayatta olduğu sürece devam eder.

(1 votes, average: 5,00 out of 5)

Loading...