Göz Altı Damar Atması, Belirtileri, Nedenleri ve Tedavisi

Göz altı damarlarının kendini belli etmesi, atması, hangi sebeplerden kaynaklandığı, tedavisinin nasıl yapıldığı ve ne tür yöntemler kullanıldığı üzerine makale

Göz altı damar atması

Göz altı kapaklarında bulunan kılcal damarların kendilerini belli etmeye başlaması, normalden daha görünür hale gelmesi özellikle kadınlarda görülen bir rahatsızlıktır. Kimi durumlarda halk arasında  göz damar atması olarak adlandırılan durum ise blefarospazm adı verilen tıbbi, bir durumdur.

Normal şartlar altında kendisini belli etmeyen göz altındaki damarlar dış etkilere bağlı olarak kimi şartlar altında daha belirgin hale gelmeye başlarlar. Bu belirginleşme kılcal damarlarda görünür ve estetik açıdan kişiyi oldukça rahatsız edici olan boyutlara ulaşabilir. Çok ciddi sağlık problemlerine neden olmamakla birlikte kötü bir görüntü meydana getirmesi ve kişide oluşturduğu rahatsızlık hissi nedeniyle tedavi edilme ihtiyacı olabilir.

Göz altında belirginleşmiş damar

Sağ ve sol göz altında damar atma durumu olarak bilinen rahatsızlıkta göz altı kapağında bulunan kaslar istemsiz olarak seyirmeye başlar. Bu durum bazı hastalıklar neticesi gerçekleşebileceği gibi hastalık dışı fiziki şartlar nedeniyle de oluşabilir.

Göz altı damar belirginleşme ve atma nedenleri

Sağ ve sol göz altındaki damarlarının belirginleşmesi ve atmasının birçok sebebi olabilir. Çoğunlukla bu tür sebeplerin altında çok ciddi sağlık problemleri bulunmaz ama her ihtimale karşı kontrol ettirilmesi uygun olacaktır.

Özellikle uzun süreli uykusuz kalmak, aşırı yorgunluk haline karşın yeteri kadar dinlenilmemesi gibi nedenler göz altı damarlarının belirginleşmesine neden olabilmektedir. Özellikle gözün etrafındaki ve altındaki cilt yapısının vücudun en ince ve hassas cilt yapısı olması, dış etmenlere ve kişiden kaynaklanan durumlara karşı hassas olması nedeniyle bu tür yorgunluk, uykusuzluk gibi durumlarda fazlasıyla etkilenmektedir.

Özellikle sürekli bilgisayar ekranına bakmak gibi mecburiyetler gerektiren işlerde çalışanlar için bu durum diğer kişilere kıyasla daha fazla yaşanmaktadır. Ülkemizde kadınlarda daha sık görülen D vitamini eksikliği de göz atmasına neden olabilmektedir. Özellikle kişide yaşanan yoğun bir stres durumu varsa bu durum tetiklenebilir çünkü stresin kendisi de bir damar belirginleşmesi ve göz atması nedenidir.

Kişide mevcut olan herhangi bir alerji durumunda da alerjiye bir reaksiyon olarak damar atması görülebilir. Bu tamamen tepkisel bir durum olup alerji nedeni ortadan kalkınca kendiliğinden geçmesi beklenmektedir. Magnezyum ve potasyum eksikliği, B12 düşüklüğü de buna neden olabilmektedir.

Göz altı damarlarının belirginleşmesi de daha önce bahsettiğimiz nedenler haricinde damarların yenilenmesinde çok önemli rolü bulunan K vitaminin azlığı durumunda damarlar kendilerini yenileyemedikleri için daha belirgin hale gelmeye başlarlar.

Göz altı damar tedavisi

Belirginleşen damarların tedavi süreci içim iki yaklaşımdan söz edebiliriz. Bunlardan birincisi geçici bir çözüm olarak kullanılan ve gözün altındaki belirginleşen damarları kapatan krem kullanarak yapılan tedavi, diğeri ise soruna kalıcı bir çözüm getirmeyi hedefleyen lazer, mezoterapi, ışık dolgusu gibi diğer yöntemler. Ayrıca bazı bitkisel tedavilerde iyileşme sürecine yardımcı olabilmektedir.

Özellikle K vitamini açısından zenginleştirilmiş krem kullanımı ile damarların belirginleşmesi kapatılmaya çalışılabilir. Damar yenileme sürecinin olmazsa olmaz etken maddesi olan K vitamini kişide eksik olduğu için sol ve sağ göz altındaki damar belirginleşmeye başlamış olabilir. Bu durumda bu tür kremler faydalı olabilmektedir. Aynı zamanda diğer etkenlerden kaynaklı olan damar tedavisi için de K vitaminli krem destekleyici bir fonksiyon gösterecektir.

Tedavi sonrası damar görünümü 

Kalıcı çözüm arayanlar açısından en faydalı olan uygulamalardan birisi ise lazer tedavisidir. Göz altındaki kılcal damarları azaltan, ciltteki kolajen miktarını yükselten lazer tedavi kalıcı bir çözüm için kullanılmaktadır. hastanın ve damarların durumuna göre karbondioksit lazer, fraksiyonel lazer, erbium lazer ve long pulse nd yag lazer gibi türler arasından en uygun olanı doktor tarafından uygulanacaktır. Lazer tedavi süreci birer veya iki haftalık aralıklarla seanslar halinde düzenlenir ve ortalama olarak yedi ile sekiz haftalık süreç içerisinde tamamlanır. Kişide herhangi bir komplikasyona neden olmaz, yan etkileri yoktur ve herhangi bir istirahat veya yatış gerektirmemektedir. Bu nedenle oldukça sık tercih edilen bir tedavi yöntemidir.

 



1 yıldız2 yıldız3 yıldız4 yıldız5 yıldız (3 votes, average: 3,33 out of 5)
Loading...

© 2017-2024 – Kan damarları ve Hastalıkları

Bu sitedeki tüm makaleler tamamen bilgilendirme amaçlıdır! Anlatılan tedavi yöntemleri, ilaç isimleri ve beslenme önerileri doktor ve diyetisyen kontrolü olmadan uygulanmamalıdır. İletişim ve Reklam Formu